Türkiye seçmeninin 30 Mart 2014'teki seçimlerde yaptığı mıntıka temizliğinin etkisi devam ediyor. Başbakan Erdoğan'ın 24 Nisan'daki Ermeni Tehcirinden kaynaklanan kabul edilemez insani dramlar için yayınladığı 'Taziye'yi takiben, havayı bozması beklenen 1 Mayıs olayları kitlesellik kazanamadı. DİSK, CHP ve HDP'nin desteğine rağmen, radikal sol fraksiyonların tecrit olduğu bir Taksim tartışması yaşandı. 1 Mayıs tarihinin "seçimlerle olmuyor AK Parti sokak hareketleriyle devrilebilir" beklentisini dile getirenlerin yeni miladı olması bekleniyordu.
Birtakım siyasetçilerin ve bazı yorumcuların açıkça tehdit içeren bir üslupla ilan ettikleri sokak hareketlerinin arkasındaki kitlenin zayıflığı, yeni analizlerin kapısını araladı. Bunlardan biri Ferhat Boratav'ın cnntürk'ün yorum sayfasındaki "Yorgun Rasyoneller" yazısıydı. Boratav 30 Mart seçim sonuçlarının sokak hareketlerine niyet edenleri caydırdığını belirterek "Aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı sonuçlar bekleme saflığında" olmamak için illa Einstein olmanın gerekmediğini ifade etti. Boratav'ın erken iyimser yorumunun doğruluğu için bir süre daha beklemek lazım. Çünkü kimi siyasetçi ve gazetecilerin AK Parti'nin sokak hareketleriyle devrileceği iddialarının üzerinden çok geçmedi. Sokak hareketleri tehdidiyle Cumhurbaşkanlığına kimin aday olacağına veya siyasi sistem tartışmalarına ayar vermeye çalışanların şansını yeniden denemeleri kuvvetle muhtemeldir. Bu zümrenin şimdiye kadarki performansları, "aynı şeyleri yapıp yeni sonuçlar elde etme" arzusundan ve yorgun da olsa rasyonellikten uzak olduklarını göstermiştir.
Bu ülke vatandaşlarının hemen hepsinin hafızasına kriminal bir gün olarak nakşedilmiş 1 Mayıs, Taksim etrafındaki sokak hareketleri dışında Türkiye genelinde normalleşme sürecince girmiş görüyor. Artık Emek ve Dayanışma Bayramı olarak resmi tatil olan 1 Mayıs, birçok sendika ve STK tarafından kutlanmaktadır. Bu yıl Türk-İş'in Kadıköy'de, HAK-İş'in Kayseri'de ve Memur-Sen'in Diyarbakır'da Konfederasyonlar olarak kutlamalar yaptığını ve bu kutlamalarda kriminal bir olay yaşanmadığını kaydetmek lazım.
1 Mayıs sol için öteden beri yasaklarla boğuşulan ve 1977'deki Taksim olaylarında 34 kişinin ölmesiyle de kurban duygusunun karıştığı travmatik bir sembolizmi taşımaktadır. Bu sembolizm bir tarihle bir mekânın özdeşleştirilmesine yol açmıştır. Hatta bir sendikacının 1 Mayıs'la Taksim arasındaki ilişkiyi Hac ile Mekke arasındaki ilişkiye benzetmesi, buradaki kutsallık algısını ortaya koyuyor. Bu kutsallık algısı 1 Mayıs'ta soldan gelmeyen sendikaların Taksim'e, o kutsal alana alınmamasına kadar gitmektedir. DİSK ve KESK ile beraber yapılan tarihi ilk kutlama olan 2010'da Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu'nun neredeyse linç edilmesi ve bazı Hak-İş yöneticilerinin dövülmesi burada hatırlanmalıdır. Kürsüyü sol fraksiyonların işgal etmesine ses çıkarmayan DİSK ve KESK, diğer konfederasyonların kürsüden atılmasına ses çıkarmadan mitinge devam etmişti. Nitekim bu kutsallık anlayışının devamı olarak KESK, İTUC üyesi olmadığı gerekçesiyle 2013'ün 1 Mayıs kutlamalarında Memur- Sen ve Hak -İş'le müşterek platformdan ayrılmıştı. Solun Taksim duyarlılığı 31 Mayıs 2013'te Gezi Parkı'nda başlayan Taksim olaylarıyla depreşmiş ve sol uzun bir süre sonra Taksim Platformu adı altında bir kimlikle meydana çıkmıştır. Anlaşılan o ki, 1 Mayıs'ın resmi bayram olmasına rağmen kutlamaların belli kesimler için normalleşmesi ve travmanın atlatılması belli bir süre daha alacak gibi görünüyor.
Uzun bir süre 21 Mart Nevruz Bayramı etrafında yaşanan yasak, meydan okuma, kurban ve travma hissiyatındaki normalleşme düşünülürse, 1 Mayıs ve Taksim etrafındaki hissiyatında normalleşmesinin mümkün olacağı söylenebilir. Ancak bu normalleşmenin 1 Mayıs'ın Bayram olmasıyla sağlanamadığı, Taksim alanı 1 Mayıs'a açılsa da, kolay kolay sağlanamayacağı şimdiden söylenebilir. Bunun normalleşmenin yolu, seçimle yenemediği siyasi rakibi sokak hareketleriyle düşürme anlayışı devam ettiği sürece sağlanamayacaktır. Bu anlayış ise, tıpkı 30 Mart seçimlerindeki mıntıka temizliğinin Ağustos'taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de devam etmesiyle mümkün. 1 Mayıs'taki umutsuz sokak hareketinin marjinalleşmesi ve tecrit olması, kitlelerdeki Türkiye'deki tek oyun demokrasi olabilir" kabulüyle perçinlenecektir. Bu perçinlenmeye kadar, irrasyoneller, yorulmaya devam edeceklerdir. 1 Mayıs 2014 Taksim olayları, irrasyonel gayretkeşliğin halen sahne almaya devam edeceğini gösteriyor.